6 Mayıs 2011 Cuma

Boş boş yürümeye devam ederken- yürüyüş iyi geliyor, öfkem dağılıyor biraz- uzun zamandır görmediğim, Ankara'dan bir arkadaşım geliyor aklıma; Bennu. Mecidiyeköy'de tek başına yaşıyor, kendi evi var. Baya çılgın kızdır üstelik, belki bu bunalımı üstümden atmamda yardımcı olur. Bir an aptalca bir umuda kapılarak aptalca bir heyecanla arıyorum kızı. "Aa tabi gel" diyor "Yemek de hazırlarım. Yalnız, gelirken Cumartesi alırsın değil mi?" Sevinçle yola düzülüyorum, Cumartesi, ikimizin de sevdiği ve yıllardır içtiğimiz bir şarap. Neyse işte iki şişe şarap da alıp gidiyorum. Beni gördüğüne sevinmiş gibi. Coşkuyla sarılıyoruz, hemen sohbet muhabbet, kakara kikiri. Tabi kadehler de doluyor hemencecik. Ben normalde çabuk sarhoş olmam, olsam da hareketlerimi kontrol altında tutabilirim, gerçekten.  Ama nasıl oluyorsa- belki de o kakaolu kekin içine bir şey koymuştu.-yaklaşık iki saat içinde acayip kafayı buluyorum. Sonra Bennu'nun odasında yatağın yanında yere çömelmiş CDlere bakarken gözüm duvara dayalı duran sandığa takılıyor." Ne var bunda Bennu?" diyorum ama beni duymuyor, içerde son ses "You know I'm no good" çalıyor ve o da anlaşılmaz bir şeyler bağırıyor -şarkıya eşlik ediyor da olabilir- . Ben de o yüzsüz merakıma yenilerek açıyorum sandığı ve özenle katlanıp konulmuş bir gelinliğe rastlıyorum. Güzelce çıkarıyorum içinden, sonra soyunuyorum ve üstüme gelinliği geçiriyorum. Biraz antika gibi dursa da GERÇEKTEN çok hoş bir gelinlik bu. Kolları ve yakası dantel, daracık beli ve etekliği satenden. Labarıklığı tam kıvamında, biraz da kuyruğu var. Tanrım ne kadar güzel, hep hayalini kurduğum gibi. Ben hayran hayran aynaya bakarken birden Bennu giriyor içeri. Önce bakakalıyor, ben de ona utangaç utangaç gülümsüyorum. "Ne yaptığını sanıyorsun gerizekalı? Çıkar onu!" diyor. Kalbim kırılıyor ama fazla ciddiye almıyorum. O yokmuş gibi davranarak aynaya dönüyorum tekrar. "Sana diyorum! Ne hakla giydin onu? Kim oluyorsun sen ya? ÇIKAR ONU HEMEN!" Bu kız gerçekten sinirimi bozmaya başladı. Eminim bu gelinliğin içinde en güzel ben durduğum içindir. Neden bu kadar kıyamet kopardığına bir anlam veremiyorum o an, zaten eski püskü sararmış bir şey yani. Neyse, eteklerimi toplayıp salona geçiyorum, Bennu da peşimden geliyor, sanırım ağlamaya da başladı şimdi. "Delirdin mi sen? Duymuyo musun beni? Lütfen çıkar onu çok değerli benim için." Öff iyiden iyiye canım sıkılıyor artık. Ve işte en sevdiğim şarkı başladı; Im your man. Kendimi düğünümde düşlüyorum, hayali damatla dans ediyorum. O ağlak şey sonunda biraz aklını başına toplayıp sakinleşmiş, koltukta oturarak beni izliyor. Ona gerçekten içten gülümsüyorum. Ama o salak ne yapıyor? Bir anda üstüme atlıyor, sinsi bir çita gibi. Ama o en değerli nesnesi üstümde ya, yine de dikkatli davranıyor, omuzlarımdan tutuyor sıkıca ve parmak ucunda durarak gelinliğin kuyruğuna basmamaya çalışıyor. Komik bir görüntü. Bu haliye iki ayağı üstünde kalkmış danseden köpekleri andırıyor. Ben tabii gülmeye başlıyorum, onun iyice sinirleri bozuluyor ve boğazıma yapışıyor. Bu şakanın tadı kaçtı artık çünkü bu iri yarı şey göründüğünden de güçlü, nefes alamıyorum. kk-kk diye sesler çıkıyor ağzımdan ve canım yanıyor. Bir şeyler yapmazsam bu gözü dönmüş deli öldürecek beni. Elimi arkamda duran koltuğa doğru uzatarak yokluyorum ve ilk elime gelen şey, boş bir şarap şişesi. Hiç düşünmeden kavrıyorum ve tüm güçümle kafasına indiriyorum. Tanrım... Hayatımda ilk kez böyle bir görüntüyle karşılaşıyorum, umarım siz hiç karşılaşmazsınız. Ama ilginç değil de denemez hani... Kafaya inen şişenin onlarca parçaya ayrılmasıyla o iri yarı şey de yavaş yavaş, sarsıla sarsıla yere düşüyor. O sallanan gıdısı, yuvasında kayıp giden gözleri falan, boğazım acımıyor olsa neredeyse güldürecek beni. Ama canım yandığı için hiç komik gelmiyor bana şu an bunlar.  Paldır küldür yere düşüyor ve ne yazık ki yarılan kafasından fışkıran kanlar gelinliğe bulaşıyor. Sonra ben perdeleri aralıyorum ve İstanbul manzarasına karşı, üstüme kan bulaşmış gelinliğimle gülümseyerek dansediyorum. "İf you want a lover I'll do anything you ask me to. And if you want another kind of love I'll wear a mask for you..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder