24 Nisan 2011 Pazar

Hohahaıaha

İnsan bazen kendini olduğundan farklı bir şeyler gibi hissedebiliyor. Bilmiyorum hiç başınıza geldi mi ama ben neredeyse her gün kendimi kendim dışında varlıklara benzetiyorum. Mesela bugün kendimi İstanbul'da yaşayan bir genç kız yerine Kübalı otel işletmecisi orta yaşlı bir adam gibi hissediyorum. Sanırım yavru ağzı rengindeki tiril tiril gömleğim bana böyle bir çağrışım yaptı, oysaki Kübaya hiç gitmedim, Kübalı bir otel işletmecisi de hiç görmedim. Garip bir his bu işte, çağrışımların sizi nereye götüreceğini bilemezsiniz. Geçen gün de dolmuşta giderken ablam beni dürttü ve "Bak Micheal Jackson'ın son haline benziyorum"dedi. Zaten beyaz tenli, bir de hasta olduğu için iyice solgundu ve dolmuşun beyaz ışığı altında gerçekten de hortlakla Jakcson arası bir şeye benziyordu ama kendisi değildi yani. Yanaklarını da içeri çekip çökerttiğinde iyiden iyiye son dönem Jackson oluyordu. Buna epey gülmüştüm ama bilirsiniz, başkasının gülmesi bizi hep rahatsız eder o yüzden de-neyseki dolmuştakiler nazik olduklarından- öhöm öhöm diyerek uyardılar bizi. Bu baskı üstüne benim daha da gülesim geldi.
Bir de moralim bozuk olduğunda başvurduğum bir yöntem var; tüm o ciddi, süslü , asık suratlı insanları falan "Tequila" şarkısı çalarken twist yapıp göbek tokuştururken hayal ediyorum. Resmiyet falan hiç kalmıyor, komik oluyor yani beni eğlendiriyor en azından. Keşke gerçekten hepberaber dansetsek ne hoş olurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder