23 Nisan 2011 Cumartesi

öylesine

İnsanların ne beklediklerini, düşlediklerini ve amaç edindiklerini düşünüyorum da... Akıl oyunları filmindeki gibi, her şeyin sonunda eğer başkaları tarafından takdir edilirseniz her şey bir anlam kazanıyor değil mi? Ayakta alkışlanır, ödül falan alırsanız o zaman her şeye değiyor işte! Yoksa yani ne anlamı kalacak kimse görmedikten sonra bir şeyler başarmanın. Listelerde en üst sıralarda yer almadan herkese adımızı duyurmadan bir şeyler başarsak ne fark edecek? Çünkü başarmak kadar onu duyurmak da o derece önemli. Herkese göstermezsek, BAK BEN NE KİTAPLAR OKUYORUM NE FİLMLER İZLİYORUM naber cahil? demezsek onlar nereden bilecek bizdeki cevheri hem sonra allah muhafaza bizi aptal falan zannederler. O muhteşem yapmacık aksanımızla orada burada bağırmazsak, pek değerli düşüncelerimizi haykırmazsak okumuyor, düşünmüyor oluruz. Bildiklerimiz yarım yamalak, üstünde düşünülmemiş ve fikir haline gelmemiş bile olsa onları bir şekilde dile getirmeliyiz yoksa insanların gözüne nasıl gireriz? İnsanlara mesafe koyuyor ve yakınlaşmak için zamana ihtiyaç duyuyorsanız yandınız! Eski kafalısınız demektir. Siz k*çınızı kaldırana kadar bir bakarsınız o çok önemli insanla tanışılmış da muhabbet kurulmuştur bile, başkaları tarafından pek tabi. Tüm bunlar önemli şeyler, kimseyi sevmek zorunda değilsiniz ama seviyor gibi görünmeniz gerekir, ya da hiç olmazsa havalı olmalısınız ki size saygıı duysunlar. Eğer sadece sorgulamadan oyunun içine dalarsanız kurallarına ayak uydurursanız her şey muhteşem olacaktır. Elinizdeki kartların vasat oluşu hiç önemli değil, kimler neler başarmış siz neden başaramayasınız? İşte müthiş avuntu....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder