23 Nisan 2011 Cumartesi

İntiharın genel provasında ölmek istemek.

İntiharın genel provası, sevgili şehir tiyatrolarımızın bir oyunu. Serhat Mustafa Kılıç ve Bennu Yıldırımlar gibi isimlerine aşina olduğumuz insanlar var. Oyunculuk süper zaten, ona laf yok. Özellikle Kılıç, rolden role bürünüyor. Kaptan, iş adamı, avukat. Gerçekten, karakterlerin hakkını veriyor. Ama ne yazık ki en can sıkıcı olan şeye kalkışmışlar. Yani KOMİK olmaya çalışmışlar. Bundan daha bunaltıcısı olamaz. İç karartıcı bir dram olması bile daha iyidir. O zaman en azından üstünüze sessizlik çökmüş halde, biraz içiniz geçerek izler, çeker gidersiniz. Ama komedi olamamış komedilerde...Hani kimse gülmüyor olsa kendinizi bir derece iyi hissedebilirsiniz ya da en azından bir kişi gülmüyor olsa bile. O zaman belki de bu işten vazgeçerler ve daha fazla sürmez bu işkence diye düşünrsünüz. İçinde mizah duygusu sağ kalmış yeryüzündeki tek canlı olduğunuzu hissetmeniz de gerekmez böylece. Ama yok. Güzel başlayan ve içinde yaratıcılık da barındıran bir oyun ancak bu kadar batırılır. Üstelik bu oyunun yazarı Kovaçeviç "sanırım en iyi komedim bu" demiş.O zaman geri kalan "komedi"leri nasıldır acaba, düşünmek bile istemiyorum doğrusu. Oyuncuların birbirine "aptal, dangalak" diye hitap etmeleri insanları kahkaya boğarken ben durup durup seyircilere baktım, onları izledim. Ne güzel böyle yüzlerinde bir sırıtışla izliyor olmaları... Demek ki sorun gerçekten bende. Eğer o salonda bir kişi de dönüp etrafına baksaydı, benim ağlama duvarına dönmüş suratımı ve kocaman açılmış gözlerimi onlara diktiğimi görüp korkacaktı. Neyseki herkes kendini oyuna kaptırmıştı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder